Osmanlı Devleti’nde başkent İstanbul’da 19. yüzyıla kadar saray, konak ve evler çıra, kandil ve balmumu ile aydınlatılıyordu. Özellikle zengin ailelerin konak ve yalılarının önlerine kandil asmalarıyla başlayan sokak aydınlatması, kandillerin belediye çalışanlarınca akşam yakılıp sabah söndürülmesi şekline dönüşmüştür. 1856’da Osmanlıda ilk defa modern şehir aydınlatması çalışmaları başlamıştır. Dolmabahçe Gazhanesinin tesis edilmesiyle İstanbullular hava gazı ile tanışmışlardır . Daha çok Dolmabahçe Sarayı için çalışan bu tesiste üretim fazlası havagazı cadde ve sokakların aydınlatılması için kullanılmıştır. Halka yönelik kurulan tesis 1880 yılında bitirilen Yedikule Gazhanesidir. 1900’li yıllara gelindiğinde İstanbul’un gaz ile aydınlatılması doruk noktaya ulaşmıştır.
İstanbul’da elektrikle ilgili ilk giriş II. Abdülhamit Dönemi’nde yapılmıştır. Bir Fransız şirketi ayınlatmanın elektrikle yapılması için imtiyaz işlemiştir. Ancak II. Abdülhamit ‘i elektrik konusunda çekimser olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle İstanbul’da elektrik kullanımı gecikmiştir. Bunun dışında II. Abdülhamit’ in güvenlik kaygısı ve havagazı şirketlerinin olumsuz propagandaları elektriğin İstanbul’da kullanımı geciktiren sebeblerdir. 1910 yılında Macar Ganz Anonim Elektrik Şirketi İstanbul’un elektrik dağıtım imtiyazını 50 yılına almıştır. 1911’de Silahtarağa Santrali’nin inşasına başlanmış, santral 1913 yılın tamamlanmıştır. 11 Şubat 1914’te Dolmabahçe Sarayı ve Galata-Ortaköy hattında bulunan tamvay hatlarına Elektrik verilmiş. Silahtaraga Elektrik Santrali 1914’ten 1983 yılına kadar elektrik üretmiştir.